BALKAN DOSYASI: TÜRKÇE EGİTİM BAYRAMI!

(1. Bölüm)

NURAY BAŞARAN

Yaklaşık 2 aydır Balkanlar’da ,Kuzey Makedonya’dayım.

Son yıllarda 21 Aralık’ta burada önemli şeyler oluyor.

Bilindiği gibi 21 Aralık en uzun gecenin olduğu gün.

Yani dün 21 Aralık’ta kış dönümü gerçekleşti!

Ülkemizde en uzun gece Kuzey’deki Sinop’ta, en kısa gece ise Güney’deki Hatay’da yaşandı. 21 Aralık günü güneş ışınları Güney Yarımküre’ye gelebileceği en dik, Kuzey Yarımküre’ye en eğik açıda gelir. Bu tarihte kuzeye gidildikçe gece süresi uzar, gündüz süresi kısalır. Bu tarihten sonra ise geceler kısalmaya gündüzler uzamaya başlar.

Bunları neden mi yazıyorum?

Çünkü Kuzey Makedonya’da yaşayan bir avuç ‘Çılgın Türk’ verdikleri kutsal mücadeleyle , -tıpkı doğanın 21 Aralık’taki bu gündüzün geceye galip geldiği bilimsel gerçek gibi- yıllarca sürdürdükleri kendi dillerinde eğitim hakkı mücadelesini kazanıp , bu günü milli bayram olarak ilan edilmesini sağladılar.

1944 yılında Makedonya Türklerinin Türkçe eğitim haklarını kazandığı gün olan 21 Aralık tarihi, Makedonya Meclisinde (Türk Demokratik Partisi) TDP ́nin vermiş olduğu teklifinin kabulü ve 15 Şubat 2007 tarihli Resmi Gazetede çıkan kararla birlikte, 2007 yılından itibaren Makedonya Türklerinin “Türkçe Eğitim Bayramı” olarak kutlanıyor.

balkan-dosyasi.jpeg

Peki bu ne anlama geliyor?

Bu kısmı uzun tutuyorum; zira soydaşlarımızın kazanımlarına bir grup zihniyet burada gölge düşürüyor! Bu nedenle bu mücadelenin kutsallığını iyi anlamamız gerekiyor diye düşünüyorum. Anlamayanlara da anlayanlar anlatmalı!

Birkaç gün sürecek yazı dizimizde amacım, burada olanlardan sizi haberdar etmek. Biraz da Türk siyasetinin seçim öncesi kısır çatışmasından uzaklaştırmak. Ve Türkiye’nin bölgesel stratejik konumu noktasında düşündürmek.

Bu arada en başından söylemeliyim ki ; burada bu hafta törenlere katılan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Ayşe Türkmenoğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy, bu kanayan yaraya konuşmalarıyla merhem olmaya çalıştılar. Bu detayları da paylaşacağım. Türkiye’ye döndükten sonra da konuyu liderlerine aktaracaklarından kuşkum yok.

Ama Türk kamuoyu da bilmeli! O da bizim vatan görevi ve ödevimiz.

Devam edelim:

1944 yılı öncesi Makedonya ismini taşıyan bir Cumhuriyet yoktu! Bugünkü Kuzey Makedonya Cumhuriyeti topraklarını, Bulgaristan Cumhuriyeti’nin batısının bir kısmını ve Yunanistan’ın Kuzey kısmını kapsayan Makedonya isimli bir bölge vardı, ancak devlet yoktu.

Kıyıma uğradıkları en zor dönemlerde dahi, ata topraklarında kalan ecdadımızın mezarları başında Fatiha okuyan, Türklüğünü ve Müslümanlığını muhafaza ederek 100 yıldır tüm baskı, zulüm ve acılara rağmen Balkanlarda varlıklarını sürdüren Türk azınlıkları bu hakkı anayasal hak olarak 2007 yılında alabildiler.

Ve Türkçe eğitim hakkı, Kuzey Makedonya’da 21 Aralık’ta Makedonya Türklerinin Milli Bayramı olarak ilan edildi. Kuzey Makedonya’da anayasaya göre, ülkenin asli kurucu milletleri arasında yer alan Türkler, kendi anadillerinde eğitim alma haklarını bu tarihten sonra “21 Aralık Türkçe Eğitim Günü” adıyla bayram olarak kutluyor.

Makedonya Türklerinin tek milli bayramı olan bugünün önemi, 1944 yılında Makedonyalı Türklere kendi ana dillerinde eğitim hakkı tanınarak Üsküp’teki “Tefeyüz” İlkokulunda Türkçe eğitime başlanmasından geliyor. Bu tarihi de, Makedonyalı Türkler için ana dilinde eğitimin başlangıç günü olarak kabul ediliyor.

Makedonya genelinde 40 civarında ilkokulda ve 57 belediyede 9 bin 500-10 bin arasında öğrenci Türkçe eğitim görüyor.

Öte yandan Türklerin yoğun olarak yaşadığı bazı bölgelerde Türkçe sınıfları kapatılmaya devam ediyor. Diğer yandan ise Türkçe sınıfları için ders kitaplarının Türkçe olarak basılmaması da ayrı bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Türk öğretmenlerinin kadro sıkıntısı ve politikleşmiş yapı içine eğitimin de dahil edilmesi , sorunların daha da büyümesine yol açıyor.

Öte yandan Makedonya Cumhuriyeti’nde, - 2002 yılında yapılan nüfus sayımına göre- 77 bin 959 Türk yaşıyor. Bu rakam toplam nüfusun yüzde 3.85’e tekabül ediyor. Üsküp, Gostivar, Merkez Jupa, Plasnica , Radozis, İştip, Studenican, Resne, Pirlepe, Usturumca Türklerin yoğun olarak yaşadıkları yerleşim yerleri .

Bunları söyledikten sonra peki ama sorun ne?

Bu ‘çılgın Türkler’ durmuyor. Ana dilde bir üniversite için ‘durmak yok yola devam ‘ diyorlar.

Elbette en büyük destek MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den geliyor. Zaten yurt dışına çıktığınızda neden MHP’nin Türkiye’de hiçbir zaman bitmeyeceğinin cevabını görüyorsunuz. Bu benim için ayrı bir yazı konusu ve ayrı yazacağım.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin desteğiyle Vizyon Üniversitesi kuruluyor….Şimdi onlar Viyana kapılarına dayandılar ve Avusturya Viyana’da da Türkçe eğitime başladılar.

Ama?

Ama’nın içini sonraki 2. Bölümde dolduracağız.

Bugün güncel kutlamalardan bahsederek veda edelim.

Türkçe Bayramı’nın en önemli konuğu Tarihçi İlber Ortaylı’ydı. Türk Demokratik Partisi (TDP) tarafından düzenlenen konferansa TDP Onursal Başkanı Kenan Hasip, TDP Genel Başkanı Beycan İlyas, milletvekilleri, akademisyenler, iş adamları, Türkiye, Kosova, Bulgaristan ve Batı Trakya'dan misafirler ve çok sayıda davetli katıldı.

Balkanlar ile Türkiye arasındaki etkileşimden söz eden Ortaylı, "Biz Balkanlar'da şehirlerde ve köylerde, yerleşmelerde önemli katkılarda bulunduk ve Balkan dillerinden tabi ki aldıklarımız oldu ama verdiklerimiz oldu. Şüphesiz ki Balkan milletleriyle karşılaştık, karıştık. Bunun tesirleri görüldü. Yani Rumeli kültürü diye bir kültür var. Dolayısıyla onlarla yakınlaştık." değerlendirmesinde bulundu.

Türkçe'de Sırpça, Yunanca ve Bulgarca kelimeler olduğunu belirten Ortaylı, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Balkanlar sayesinde imparatorluğumuz büyüdü, Avrupa tarihinde yeri oldu. Biz temsil ediyoruz yani 20. yüzyıla kadar Balkanları Türk İmparatorluğu temsil ediyor ve o bakımdan da Avrupa'da Balkanların yeri de bu imparatorluk sayesinde oldu."

Balkan milletlerinin milliyetçiliğinin Türkiye'ye tesir ettiğini söyleyen Ortaylı, "Bizde de milliyetçilik gelişti. Çünkü biz imparatorluğuz, imparatorluklarda milliyetçilik olmaz ama baktık herkeste milliyetçilik başladı, biz de Türklük üzerine çok durduk." Değerlendirmesini çok önemsiyorum.

Tarihi girizgahla başladığımız bu yazımızda İlber Hoca’nın da dediği gibi, Atatürk’ün de haykırırcasına ömrünü adadığı ‘TÜRKLÜK şuuru’ nda bizim için hazırlanan stratejik tehlikeyi görmemek ve buna hazır olmamak vatana ihanetle eş değerdir diye düşünüyorum. Sonraki yazılarda bunun nedenlerini paylaşacağım.

YARIN: ULUSLARARASI VİZYON ÜNİVERSİTESİ DİPLOMA TÖRENİ VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.