DALTON BİRADERLER KASABAYI BASTI!

    Corona-19 furyası sonucu hayatını kaybeden insanlar an be an hayatlarını kaybetmekte. İnsanlık hayatın yeniden kurulması ve insana insan olarak bakılacağı bir dünyayı düşünerek evlerinden çıkmayarak dua ederek geleceği mutlu görmek için zaman doldurmakta.

İtalya’da binlerce insanın ölmesi üzerine 1958 yılında  başkent Roma’da atılan imzalarla Avrupa Ekonomik Topluluğunun; bu günkü Avrupa Binliği; ekonomik büyümeyi hedefleyen üretimi artırmak için başta Türk vatandaşlarını da dahil bir çok aileleri iyi ilişkilerde yaşam koşulları sunmakla kurulan sistem virüs belasının başlaması sırasında kendi ülkelerinin derdine düşmesi gerçek bir kaosa dönüştürdü. İtalya’yı saran virüs sonucu AB’den destek görmeyen bu ülkenin bir Belediye Başkanı makamının balkonunda yer alan AB bayrağını çıkarıp yere attı.  “Para, Para, Para” diyen Napolyon ruhlu insanlara “Al da paranı ne yaparsan yap” demiş oldu. Avrupa, Avrupa olmanın bir işe yaramadığını suratına çarpan bir tokat gibi gelmiş oldu.

Aradan günler geçti. Para için bir birlerini yiyen ekonomisi güçlüler ne yaptıklarını o anda anlamaya çalıştılar. 6 ülkeler ile birlikte kurulan topluluk ana kuruculardan İtalya’ya  “ÖZÜR” diledi.  Özür dilemek Avrupa Birliği olmanın ilkeleri ile bağdaşır mı? Bence tartışılır. Türkiye’de PKK’ya silah gönderen, her sene bol bol para gönderen AB, Türk Mehmetçikler şehit olsalar bile bir insanın ülkesinin Hürriyeti uğruna hayatını kaybetmesi onlar için sözü edilecek bir konu olarak bile hiç bakmadı. Türkiye, İtalya’ya sağlık açısından destek verdi. Parayla saadet olmaz felsefesini asla anlamazlar.

Tabi bizim Amerikalı Biraderler de dahil…

Tüm dünyaya Amerikalıların içini anlatan Belçikalı  Karikatürist MORRİS, RED KİT’i kaleme alacak olan Claude Guylouis ile tanışınca işte kıyametler koptu. Bu dizileni bin delikanlı ruhu ile hala okurum. Bir tanesinde Daltonlar hapishaneden kaçarlar. Önce elbiselerin değiştirirler ve gözlerine kestirdikleri kasabayı basıp paralarını almak istemektedirler. Kasabalıları korkutmamak için bir Bar açarlar. Bir başkası Şerif olur. Bir ötekisi Belediye Başkanı olur. En ahmak olan Avarel ise evlerde oturan hanımların alışverişlerini yapmaya soyunur. Hanımlar Kasaba, Manava giderler. Ama bir de bakarlar ki, Manavdan alışveriş yapan hanım, aldıkları sebze ve meyvelerin karşılığında evde yaptığı reçelleri Manavcıya verir. Kasapçıdan kıyma alan Kasapçıya etin karşılığında Bal verir. Joe Dalton bu işlerden bir şeylerin istediği gibi olmadığını görünce Kasabalıları tabancasıyla meydana getirir. “Paralarınızı getirin. Yoksa hepinizi öldüreceğim” der.

Ne var ki, koskoca Kasabada bu mekanı yaratanlardan birisi gelir. Cebinden sadece 1 ABD Doları çıkarır. “Bundan başka para yok. Biz parayı kullanmıyoruz bile” der.  1845. Parayı çoktan kaldırmışlar. Bizim virüs kapan Gazeteci arkadaşım Başbakan Boris Jonson da çocukluğunda RED KİT okurdu. Okuya okuya parayı ancak yeni kaldırdı. Bakalım ne olacak.

Virüssüz günlere, sağlıcakla kalın dostlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.