Çidem Ayözger Ergüvenç

Çidem Ayözger Ergüvenç

Eski Çizgi Karakterler

Çocukluğumda rahmetli babam akşam eve gelirken tüm gazeteleri beraberinde getirirdi. İçlerinde en çok Yeni Sabah gazetesini severdim çünkü en sevdiğim çizgi öyküleri orada okurdum. Şirin Tülin, Hasbi Tembeler, Sadık Demir ve Hoş Memo alt alta olurdu. Yeni Sabah gazetesini hep en sona saklar diğer gazetelerdeki çizgi öyküleri okuduktan sonra onu elime alırdım; hani yemeğin en güzel yerini sona saklamak gibi bir şey.

Şirin Tülin çoğunlukla elinde elektrik süpürgesi, temizlik yapardı. Basri ile evliydi. Basri biraz saf bir adamdı. Kapı, kapı dolaşıp çalıştığı firmanın ürünlerini biraz da ısrarla, adeta insanları bunaltırcasına satmaya çalışırdı. Haklıydı zavallı çünkü ceberut bir patronu vardı, yaşlı bir adam; karısı ile Şirin Tülin arkadaştılar ama patronun hanımı biraz yukarıdan, yukarıdan bakardı herkese. Basri sürekli patrondan azar işitse de işler sonunda mutlaka tatlıya bağlanırdı. Basri’nin en yakın arkadaşı bir posta görevlisiydi, Apti. Zor duruma düşünce hep Basri’ye akıl verirdi ama kendisi de çok parlak olmadığı için verdiği akıllar yarardan çok zarar getirirdi. Bütün değinmeğe çalışacağım çizgi karakterler ve içinde en çok Şirin Tülin öykülerini severdim. Bazen boya kalemiyle renklendirdiğim bile olmuştur.

Sadık Demir demirden bir zırh giyen, alnında düz kesilmiş kâkülü ve kulak hizasında kesilmiş saçları ile topluca ve sevimli bir şövalyeydi. Atının adını anımsayamadım. Yalnız kendisiyle ilgili acıklı bir anım vardır. Büyük ablam rahmetli Beldan’cığımın zevkle tarayıp şekilden şekle soktuğu uzun saçlarımı tüm ailemin karşı çıkmasına rağmen kestirdim; annemle birlikte eve döndüğümüzde Nurdan ablam kapıyı açıp beni Sadık Demir modeli bir saçla görünce patlattı esprisini “Vay Sadık Demir, hoş geldin!” Çok kızmıştım çünkü yeni saç modelimden ben de hiç mutlu değildim ve ne yazık ki ben de Nurdan’la aynı fikirdeydim.

Hasbi Tembeler adından da anlaşılacağı gibi tembel bir erdi, öfkeli ve fakat sevimli yüzlü çavuşu ona hep mutfak cezası verir o da kilolarca patatesi soymak zorunda kalırdı. Aşçı başı kirli sakallı tombul, şirin bir adamdı ve Basri’yi acımasızca çalıştırırdı.

Hoş Memo kocaman postallarıyla oradan oraya koşuşturan saf bir gençti. Karısı Gülpembe etekleri saçaklı bir mini etek ve üzerine açık yakalı puanlı bir bluz giyerdi; çok güzeldi. Hoş Memo’nun annesi Boncuk Ana tipik bir kaynana olup komik bir pipoyu hiç ağzından düşürmezdi. Hoş Memo bir ara bir mobilyacı dükkânında yatak reklamı yapmakla görevlendirildiği için bütün gün yatmaya başlayınca, okula gitmek üzere erken kalkan çocukları herhalde epeyce imrendirirdi.

Sanırım Vatan Gazetesinde Temel Reis ve Tenten yayınlanırdı. Temel Reis’i pek sevmezdim bir kez karısı Safinaz da kendisi de çok çirkindiler. Safinaz’ın fazla zayıf olması belki de büyüdüğüm zaman ona benzersem kaygısını birlikte getiriyordu. Temel Reis’in baş düşmanı Kabasakal da hem çirkin hem de çok iri yarıydı.

Tenten’in saçı alnından tuhaf bir biçimde yukarı kıvrılırdı. Köpeği Milu ile dolaşan bir gezgindi.

Cumhuriyet Gazetesinde yayınlanan Profesör Nimbüs’ün tepesinde bir tel saç soru işareti çizer gibi dikilirdi. Komik ve sevimli bir tipti.

Tarzan hangi gazetede yayınlanırdı umutmuşum. Yakışıklı, güçlü kuvvetli bir adamdı, karısı Jane ise yırtık pırtık, açık saçık mini giysiler içinde kocasının peşinde maceralara sürüklenen çok güzel bir kadındı.

Duck Donald ve yeğenleri severek okuduğum çizgi öykülerdi. Donald amca zengin ve cimri bir ördekti; anımsadığım kadarıyla biraz eziyet etse de yeğenlerine sahip çıkardı.

Bir de Akbaba dergisi vardı. Oradaki en sevdiğim tipler Tombul Teyze ve Sıska Dayı idi. Tombul Teyze kocasının yanında dev gibi durur, tombul fakat küçük ayaklarına yüksek topuklu stilettolar giyerdi. Çok sevişen bir karı koca idiler.

Sonraları Red Kit’i keşfettim ve hâlâ bir yerde rastlasam çok gülerek okurum. Red Kit Düldül adlı atı ve köpeği Rintintin ile iyilik peşinde diyar, diyar dolaşan yalnız bir kovboydu. Ağzında sürekli sigarası bulunurdu. Sonraları sigara bir parça çöpe dönüştü ama bence yapay oldu. Pot Poker sürekli kumar oynayıp sahtekârlık yapardı; kasaba halkı da ceza olarak onu katrana bular, tavuk kümesine atarlardı. Pot Poker üzerine yapışmış tüylerle dolaşmak zorunda kalırdı ama huylu huyundan vazgeçmez. Calamity Jane ise ağzı bozuk güçlü kuvvetli bir kadın kovboydu; çok sertti ve beni çok güldürürdü. Red Kit deyip de Dalton Biraderleri anmamak olmaz. Joe, William, Jack ve Avarel Dalton. Joe en küçük ve en akıllı olandı aralarında, Avarel ise tam bir avanak.

Çocukluğumda hiç Tom Miks, Teksas falan gibi çizgi romanlar okumamışımdır.

İki ablaya sahip olmanın bir mutluluğu da büyük ablamızın Yelpaze dergisini alıyor olmasıydı. Kapağında her zaman çok güzel kızların çizim resimleri olurdu, o kadar ki bir hanımın güzelliğini anlatmak için “yelpaze kapağından fırlamış gibi” denirdi. İçinde dönemin beğenilen filmlerinden alınmış fotoğraf kareleri, bazen de yine benzeri filmlerin karakterlerinin çizimle yer aldığı aşk öyküleri birbirini izleyen sayılarda yer alırdı. Bir sonraki sayıyı heyecanla bekler konunun nasıl gelişeceğini merak ederdik. Kapak resimleri renkli, içindeki resimli romanlar siyah beyaz olurdu. Sonraları bu güzel dergi kayıplara karıştı. Onun bir taklidi olarak Resimli Roman diye, aynı espride bir dergi yayınlanmaya başlamıştı ama ne Yelpaze’nin eline su dökebildi ne de uzun ömürlü oldu.

Kim bilir unuttuğum neler oldu, demek ki en çok bunlar bende iz bırakmış.

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum