Cüneyt Şaşmaz
GLADYO'nun KILIÇ'ı?!
Tarih'te her ne yaşanmış ise başka türlüsü mümkün olmadığından yaşanmış ise 2020 Cehennem Yaz’ı bağlamında, küresel aksta akıntının yönü değişti.
Öncelikle...
Ayasofya Camii'sinin ibadete açılmasıyla birlikte "Atatürk düşmanlığı"nı seslendirilenleri çeşitli tv ekranlarında izledim.
Moderatörler ne kadar soğukkanlı ise kadrolu(!) konuşmacılar bir o kadar duygusaldı!
Nitekim...
TV'deki söyleşi'leri başlıklayacak olursak:
"İki elleri, kendilerinin iki yakası'ndaydı!"
Sürekli kendi içinde hesaplaşan, gel-git'i olan bir ruh hali içindeydiler.
Aşırı duygusallaşmış bu isim'lere dair bir başka ekran not'u:
Yeniden dünyaya gelecek olsalar, aynı hayal'in peşinden koşarlar mıydı, sorusu'nun cevap'ı tartışmalı.
Sürekli kendi içinde hesaplaşan, gel-git'i olan bir ruh hali içindeydiler.
Aşırı duygusallaşmış bu isim'lere dair bir başka ekran not'u:
Yeniden dünyaya gelecek olsalar, aynı hayal'in peşinden koşarlar mıydı, sorusu'nun cevap'ı tartışmalı.
Demem o ki:
Atatürk düşmanı'nı mutlu eden Türk'ü ne kadar mutlu eder, Türk'ü mutlu eden Atatürk düşmanı'nı ne kadar heyecanlandırır!?
Siyasi Parti ve/veya AB taraftarı olmak için Atatürk ya da "Kemalizm" düşmanı olmaya gerek var mı?!
Nüans?!
Diyanet Başkanı Erbaş, "Atatürk düşmanlığı" yapmıyor ama daha kötüsünü yapıyor?!
Yani?!
Yani?!
Atatürk'ü eskimiş, dün'ün arkaik hikayesi gibi göstermeye çalışıyor.
Nüans?!
Nüans?!
Muhammed'siz Müslümanlık ne ise İsa'sız Hristiyanlık ne ise Marx'sız Komünizm ne ise vs vs.
Kurnazlık bir zeka çeşidi değil diye çok yazdık.
Kaldı ki, Yobaz BOP'ta Gülenciler, "Hz Muhammed'in son peygamber olduğunu nereden biliyorsunuz?" deyip, Gülen'i "yeni peygamber" ilan ettikleri dönemde de sormuştuk, Hz Muhammed'in tebliğ'i nedir, Gülen'inki nedir?!
Hal böyleyken...
Yobaz, cahil'den farklı olarak kavramlar'ın içini boşaltıp "yeni anlamlar" yükleme konusunda mahir ise basit soru şu:
AB süreç'ini arkalayanlar, "demokrasi" adına neden HDP'yi, PKK'yı, FETÖ'yü, Said-i Nursi'yi över de, Atatürkçü'lerden nefret eder!?
O mahalle'nin kıstası demokrasi mi yoksa koşulsuz, sorgusuz sualsiz biat mı?!
Fehmi Koru dahi ne diyor, bizim mahalle'de eleştiri kültürü yok!
Bu sebep'ten, Atatürkçü'leri yerden yere vurmaya gelince herkes "demokrasi özgürlüğü, basın özgürlüğü" neymiş, en sert şekilde ortaya koyuyor.
Konu, kendi içlerinden geleni eleştirmeye geldi mi, üç maymun!
Yobaz, cahil'den farklı olarak kavramlar'ın içini boşaltıp "yeni anlamlar" yükleme konusunda mahir ise basit soru şu:
AB süreç'ini arkalayanlar, "demokrasi" adına neden HDP'yi, PKK'yı, FETÖ'yü, Said-i Nursi'yi över de, Atatürkçü'lerden nefret eder!?
O mahalle'nin kıstası demokrasi mi yoksa koşulsuz, sorgusuz sualsiz biat mı?!
Fehmi Koru dahi ne diyor, bizim mahalle'de eleştiri kültürü yok!
Bu sebep'ten, Atatürkçü'leri yerden yere vurmaya gelince herkes "demokrasi özgürlüğü, basın özgürlüğü" neymiş, en sert şekilde ortaya koyuyor.
Konu, kendi içlerinden geleni eleştirmeye geldi mi, üç maymun!
Demem şu ki:
Demokrasi demek, ihanet etme özgürlüğünü savunmak demek, terörist'i "aktivist" diye göstermek demek ise?!
Aynı soru yeniden:
PKK'nın, HDP'nin içinde eleştiri kültürü var mı?!
Olmaz mı, konu "TC" olunca hepsi yerden yere vurmak için sıraya giriyor.
PKK'nın, HDP'nin içinde eleştiri kültürü var mı?!
Olmaz mı, konu "TC" olunca hepsi yerden yere vurmak için sıraya giriyor.
Atatürk ortak düşmanları.
Atatürk "diktatör", Atatürkçü'ler "gerici"!
Ne kadar "yobaz", "ticani" var ise hepsi AB'ci, ilerici.
Atatürk, 'çağ'ın ruhu'na hitap etti.
Dönem'in "Osmanlı bakiyesi"ni, 1923'te açılan parantez üzerinden dönüştürmeye, medeni, çağdaş dünya'nın parçası yapmaya çalıştı.
Türkiye'yi, Avrupalı bir devlet yapmak için gecesini gündüzüne kattı.
Bugün'den dün hakkında ahkam kesenler için bir başka soru:
O gün'ün milletvekilleri'nin, bakan'larının, bürokrat'larının, tüccar'ının, seçmen'inin ufku nereye kadardı!?
Laik çağdaş Cumhuriyet'e, birey olmaya kaç'ı hazır'dı?!
Ya da şöyle soralım:
Biat etmeye dayalı kültür'de, eleştiri kültürü hangi cenah içinde gelişmiş!?
Atatürkçü kesim içinde bu kültür gelişmiş ise "Demokrasi"den anlamamız gereken nedir!?
Mustafa Kemal'i eleştirenlerin niyetleri neydi, 1923'teki hikayeyi daha ileri taşımak mı yoksa Saltanat, Halife vb!?
Neticede, Atatürk'ü yerden yere vuran'ın da, kul hakkı diye bir derdi yok.
Hasılı:
Atatürk "diktatör", Atatürkçü'ler "gerici"!
Ne kadar "yobaz", "ticani" var ise hepsi AB'ci, ilerici.
Atatürk, 'çağ'ın ruhu'na hitap etti.
Dönem'in "Osmanlı bakiyesi"ni, 1923'te açılan parantez üzerinden dönüştürmeye, medeni, çağdaş dünya'nın parçası yapmaya çalıştı.
Türkiye'yi, Avrupalı bir devlet yapmak için gecesini gündüzüne kattı.
Bugün'den dün hakkında ahkam kesenler için bir başka soru:
O gün'ün milletvekilleri'nin, bakan'larının, bürokrat'larının, tüccar'ının, seçmen'inin ufku nereye kadardı!?
Laik çağdaş Cumhuriyet'e, birey olmaya kaç'ı hazır'dı?!
Ya da şöyle soralım:
Biat etmeye dayalı kültür'de, eleştiri kültürü hangi cenah içinde gelişmiş!?
Atatürkçü kesim içinde bu kültür gelişmiş ise "Demokrasi"den anlamamız gereken nedir!?
Mustafa Kemal'i eleştirenlerin niyetleri neydi, 1923'teki hikayeyi daha ileri taşımak mı yoksa Saltanat, Halife vb!?
Neticede, Atatürk'ü yerden yere vuran'ın da, kul hakkı diye bir derdi yok.
Hasılı:
Müslüman Mahallesi'ndeki demokrasi'nin evveliyatı Emeviler'e dayanıyor ise "tarafsız hakem" seçmek için yola çıksalar da, Hz Muhammed sonrası "İslam"ın hali ortada.
Hülasa:
"Herkes" demokrat'tı da tek Mustafa Kemal mi "diktatör"!
Mustafa Kemal'i "diktatör", "İngiliz uşağı", "Batı'nın adamı" olarak suçlayan seçmen kitlesi için bir diğer soru:
Padişah Vahdettin mi demokrat ya da yerli milli?!
Gazi Mustafa Kemal, Milli Mücadele'nin "şerefi"ni Vahdettin'e emanet etseydi, Gazi'yi yerden yere vuranlar, bir anda "demokrat" mı ilan edecekti?!
Mustafa Kemal döneminde de, geçmiş kötülendi diyenler çıkabilir!
Aradaki fark şudur:
Bir yanda yeni kurulan bir cumhuriyet var, diğer yanda Osmanlı'ya dönüleceğini düşünen, o hasret içinde yanıp tutuşan dönem'in eski varsıl'ları, makam sahipleri var.
Kıl'dan ince kılıç'tan keskince olan nokta bu'dur.
Gazi, zaaf göstermiş olsa, ne Meclis kalırdı ne de Cumhuriyet.
"Biz Türk Milliyetçisiyiz" deyip Atatürk'le aralarına mesafe koyanlar için bir başka soru:
Türk Milliyetçisi duruş'unuzu Damat Ferit'e mi, Sultan Vahdettin'e mi, Halife Abdülmecid'e mi borçlusunuz ya da Damat Enver?!
Mustafa Kemal olmasaydı, İngiliz melez'i Pakistan ya da Hindistan'daki milliyetçi'den ne farkın olacaktı?!
Bu kapsamda, cevabını arayan bir başka soru:
İttihatçılar ne kadar Atatürkçü'ydü ya da demokrat!?
Gazi Mustafa Kemal, o 'Milli Meclis'te, en sert mücadele'yi hangi siyasiler'e karşı yaptı?!
"İhtimal odur ki, bazı kelleler düşecek" dememiş olsa, netice nasıl tecelli ederdi!?
'Siyasal İslamcılar'ın, Dersim'cilerin Matruşka BOP'taki performansları ortada!
Referandum'a gidilse "Parlamenter rejim" mi, yoksa...
Kaldı ki, 16 Nisan'da gidilen referandum'un sonuç'u ortada!
Kafa hala "Padişahlık"ta!
"Şeyhim ne derse odur", "Başkan ne söylerse doğrudur"!
Ya da Atatürk'ü döneminin liderleri ile mukayese edecek olursak, o günkü demokrasi kıstası neydi, hangi ülke hangi lider ne kadar demokrat'tı!?
Hitler, hangi demokrat ülke'nin sınırları içinden yükselmiş?!
AB'cilerin Atatürk'le, ulus devlet Türkiye ile dert'leri nedir?!
Atatürkçüler mi Avrupa'nın güvenliğini tehdit ediyor yoksa, narko dolar, enerji euro akçasal'ı ile beslenen yapılar mı enerji'nin güvenlik'i başta olmak üzere küre'nin güvenliği'ni tehdit ediyor!?
BOP'ta Allah'sız Müslümanlık'ı üretmediler mi?!
Sabahtan akşama ibadet et, çürümeye gözlerini kapa, yenilen kul hakkını sorgulama, senden iyi Müslüman yok!
Tanrıcılık oynayanlar, çalan çırpan kim varsa himayesine almadı mı?!
Demokrasi ya da "demokrat Avrupa" bu haramilerin sırtında yükseliyor ise şeytan dışında neden sevinen yok!?
2007 öncesinde "Atatürk sana ihtiyaç kalmadı" diye başlık açılmıştı, hikayesi lüzumsuz lakırdı!
Peki bugünkü laik, çağdaş hikaye'nin neresinde Atatürk var?!
Hiçbir dogma'yı miras olarak bırakmamış bir önder'i "demokrasi dışı"ymış gibi göstermek midir demokrat'lık!?
Apo'ya gelince "demokrasi", Gülen'e gelince "demokrasi", Mustafa Kemal'e gelince "o demokrat değil"!
Hasılı:
"Demokrasi", Atatürk Türkiyesi'nin düşmanlarını koruyan, himaye eden bir "ihanet örtüsü"ne dönüşmüş ise...
"Herkes" demokrat'tı da tek Mustafa Kemal mi "diktatör"!
Mustafa Kemal'i "diktatör", "İngiliz uşağı", "Batı'nın adamı" olarak suçlayan seçmen kitlesi için bir diğer soru:
Padişah Vahdettin mi demokrat ya da yerli milli?!
Gazi Mustafa Kemal, Milli Mücadele'nin "şerefi"ni Vahdettin'e emanet etseydi, Gazi'yi yerden yere vuranlar, bir anda "demokrat" mı ilan edecekti?!
Mustafa Kemal döneminde de, geçmiş kötülendi diyenler çıkabilir!
Aradaki fark şudur:
Bir yanda yeni kurulan bir cumhuriyet var, diğer yanda Osmanlı'ya dönüleceğini düşünen, o hasret içinde yanıp tutuşan dönem'in eski varsıl'ları, makam sahipleri var.
Kıl'dan ince kılıç'tan keskince olan nokta bu'dur.
Gazi, zaaf göstermiş olsa, ne Meclis kalırdı ne de Cumhuriyet.
"Biz Türk Milliyetçisiyiz" deyip Atatürk'le aralarına mesafe koyanlar için bir başka soru:
Türk Milliyetçisi duruş'unuzu Damat Ferit'e mi, Sultan Vahdettin'e mi, Halife Abdülmecid'e mi borçlusunuz ya da Damat Enver?!
Mustafa Kemal olmasaydı, İngiliz melez'i Pakistan ya da Hindistan'daki milliyetçi'den ne farkın olacaktı?!
Bu kapsamda, cevabını arayan bir başka soru:
İttihatçılar ne kadar Atatürkçü'ydü ya da demokrat!?
Gazi Mustafa Kemal, o 'Milli Meclis'te, en sert mücadele'yi hangi siyasiler'e karşı yaptı?!
"İhtimal odur ki, bazı kelleler düşecek" dememiş olsa, netice nasıl tecelli ederdi!?
'Siyasal İslamcılar'ın, Dersim'cilerin Matruşka BOP'taki performansları ortada!
Referandum'a gidilse "Parlamenter rejim" mi, yoksa...
Kaldı ki, 16 Nisan'da gidilen referandum'un sonuç'u ortada!
Kafa hala "Padişahlık"ta!
"Şeyhim ne derse odur", "Başkan ne söylerse doğrudur"!
Ya da Atatürk'ü döneminin liderleri ile mukayese edecek olursak, o günkü demokrasi kıstası neydi, hangi ülke hangi lider ne kadar demokrat'tı!?
Hitler, hangi demokrat ülke'nin sınırları içinden yükselmiş?!
AB'cilerin Atatürk'le, ulus devlet Türkiye ile dert'leri nedir?!
Atatürkçüler mi Avrupa'nın güvenliğini tehdit ediyor yoksa, narko dolar, enerji euro akçasal'ı ile beslenen yapılar mı enerji'nin güvenlik'i başta olmak üzere küre'nin güvenliği'ni tehdit ediyor!?
BOP'ta Allah'sız Müslümanlık'ı üretmediler mi?!
Sabahtan akşama ibadet et, çürümeye gözlerini kapa, yenilen kul hakkını sorgulama, senden iyi Müslüman yok!
Tanrıcılık oynayanlar, çalan çırpan kim varsa himayesine almadı mı?!
Demokrasi ya da "demokrat Avrupa" bu haramilerin sırtında yükseliyor ise şeytan dışında neden sevinen yok!?
2007 öncesinde "Atatürk sana ihtiyaç kalmadı" diye başlık açılmıştı, hikayesi lüzumsuz lakırdı!
Peki bugünkü laik, çağdaş hikaye'nin neresinde Atatürk var?!
Hiçbir dogma'yı miras olarak bırakmamış bir önder'i "demokrasi dışı"ymış gibi göstermek midir demokrat'lık!?
Apo'ya gelince "demokrasi", Gülen'e gelince "demokrasi", Mustafa Kemal'e gelince "o demokrat değil"!
Hasılı:
"Demokrasi", Atatürk Türkiyesi'nin düşmanlarını koruyan, himaye eden bir "ihanet örtüsü"ne dönüşmüş ise...
Tüm operasyon'lar, Bahçeli'nin "iktidar" içinde tuttuğu pozisyon üzerinden yükseliyor.
Demem o ki:
Recep Tayyip Erdoğan ve Mustafa Kemal Atatürk düşmanlığı üzerinden, 28 Şubat süreç'ini yükseltmeye çalışıyor, Bahçeli'nin de içinde olduğu yapı.
Kılıçdaroğlu "kötü polis"!
Bahçeli "iyi polis"!
TESEV ve/veya Ekmeleddin İhsanoğlu koalisyon'unun parçaları, bu defa da bir başka isim için sahada pozisyon almış, saflaşmış.
Oyun içinde oyun!
Demem şu ki:
Ticani, yobaz, narko koalisyonu çerçevesi'nde, 3 Y'nin iktidar olduğu konjonktür'de:
Babacan, Atatürk resim'i asıyor!
Davutoğlu, 3 Y'nin altını çizip, yolsuzlukla mücadele poz'u kesiyor.
Kılıçdaroğlu da, ne kadar düne dair "akil adam" varsa ya da "II. Cumhuriyetçi" saflaşması üzerinden, "büyük barzan devleti" açılımı yapıyor.
Bahçeli ise FETÖ'nün izli mermi'si, Gökçek network'ün adamı, Diyanet İşleri Başkanı yobaz'a sahip çıkıyor!?
Yani?!
Atatürk Türkiyesi'ne ihanet eden edene ve/veya Atatürk Türkiye'sine kılıç çeken çeken'e!
Coğrafya kader'dir ise her daim tapografya önemli.
Her ülke'nin, kıta'nın kendine has özellikleri vardır.
Örnek: Türkiye!
Kör'ler sağır'lar birbirini ağırlar!
Demem o ki:
Atatürk'e hakaret "fikir özgürlüğü" diye kabul edilecek ise o v'akit soru şu:
Bu ülkenin tüm kurumları'na ve/veya tüm değerleri'ne hakaret etmek de fikir özgürlüğü kapsamına girecek mi?!
Hasılı:
"Atatürk'e hakaret fikir özgürlüğü"dür üzerinden, "Erdoğan'ı eleştirmek yasak" altyazısı geçiliyor ise niye kulağı düz göstermek varken, tersten gösteriyorsunuz!?
Tango esas, halay'a durmak sakat.
Demem o ki:
Mustafa Kemal'i, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'a anlatmak boş iş.
O kafa, değişmez.
Onun dünyası başka.
Kaldı ki, merak eder ise kaynaklar mevcut, açar irdeler, okur vs.
Atatürkçüler'i gaz'lamak için "küfür"den "kafir"den ilişik gündem'e ihtiyaç yok!
Ezcümle:
Vasat'ın altın çağ'ı!?
Olağan şüpheli "Sahibi'nin Sesi" gözükse de, satranç, Türk Milleti ile "Siyasi ayak" arasında oynanıyor.
Buradan hareketle araştırmaya başlandığında, hikaye'nin gerisi kendiliğinden dökülecektir.
Nüans?!
Her daim gördüklerinin yarısına, duyduklarının hiçbirine.
Ezcümle:
Ayasofya Cuma Namazı Mitingi ve/veya kalkışması'nda, Diyanet İşleri Başkanı elinde "Kılıç" ile poz kesmiş ise "ismiyle müsemma" nedir ne değildir?!
Gladyo'nun kılıç'ı!?
Konjonktür'e binaen, "kılıç çeken kılıç'la ölür" altyazısı geçiliyor.
Demem o ki:
Recep Tayyip Erdoğan ve Mustafa Kemal Atatürk düşmanlığı üzerinden, 28 Şubat süreç'ini yükseltmeye çalışıyor, Bahçeli'nin de içinde olduğu yapı.
Kılıçdaroğlu "kötü polis"!
Bahçeli "iyi polis"!
TESEV ve/veya Ekmeleddin İhsanoğlu koalisyon'unun parçaları, bu defa da bir başka isim için sahada pozisyon almış, saflaşmış.
Oyun içinde oyun!
Demem şu ki:
Ticani, yobaz, narko koalisyonu çerçevesi'nde, 3 Y'nin iktidar olduğu konjonktür'de:
Babacan, Atatürk resim'i asıyor!
Davutoğlu, 3 Y'nin altını çizip, yolsuzlukla mücadele poz'u kesiyor.
Kılıçdaroğlu da, ne kadar düne dair "akil adam" varsa ya da "II. Cumhuriyetçi" saflaşması üzerinden, "büyük barzan devleti" açılımı yapıyor.
Bahçeli ise FETÖ'nün izli mermi'si, Gökçek network'ün adamı, Diyanet İşleri Başkanı yobaz'a sahip çıkıyor!?
Yani?!
Atatürk Türkiyesi'ne ihanet eden edene ve/veya Atatürk Türkiye'sine kılıç çeken çeken'e!
Coğrafya kader'dir ise her daim tapografya önemli.
Her ülke'nin, kıta'nın kendine has özellikleri vardır.
Örnek: Türkiye!
Kör'ler sağır'lar birbirini ağırlar!
Demem o ki:
Atatürk'e hakaret "fikir özgürlüğü" diye kabul edilecek ise o v'akit soru şu:
Bu ülkenin tüm kurumları'na ve/veya tüm değerleri'ne hakaret etmek de fikir özgürlüğü kapsamına girecek mi?!
Hasılı:
"Atatürk'e hakaret fikir özgürlüğü"dür üzerinden, "Erdoğan'ı eleştirmek yasak" altyazısı geçiliyor ise niye kulağı düz göstermek varken, tersten gösteriyorsunuz!?
Tango esas, halay'a durmak sakat.
Demem o ki:
Mustafa Kemal'i, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'a anlatmak boş iş.
O kafa, değişmez.
Onun dünyası başka.
Kaldı ki, merak eder ise kaynaklar mevcut, açar irdeler, okur vs.
Atatürkçüler'i gaz'lamak için "küfür"den "kafir"den ilişik gündem'e ihtiyaç yok!
Ezcümle:
Vasat'ın altın çağ'ı!?
Olağan şüpheli "Sahibi'nin Sesi" gözükse de, satranç, Türk Milleti ile "Siyasi ayak" arasında oynanıyor.
Buradan hareketle araştırmaya başlandığında, hikaye'nin gerisi kendiliğinden dökülecektir.
Nüans?!
Her daim gördüklerinin yarısına, duyduklarının hiçbirine.
Ezcümle:
Ayasofya Cuma Namazı Mitingi ve/veya kalkışması'nda, Diyanet İşleri Başkanı elinde "Kılıç" ile poz kesmiş ise "ismiyle müsemma" nedir ne değildir?!
Gladyo'nun kılıç'ı!?
Konjonktür'e binaen, "kılıç çeken kılıç'la ölür" altyazısı geçiliyor.
Netice:
Yeniden Atatürk, yeniden Laik Türkiye, yeniden çağdaş Türkiye!
Ezcümle:
Ezcümle:
Atatürk’ün "Gençliğe Hitabe"si Bir Duvar Süsü Değildir, Erken Uyarı Sistemidir!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.