Emre Karataş
Hepsi Bizim Çocuklarımız
İnsanoğlu sevgiyle ve pek tabii ki özlemleriyle yaşayan bir varlıktır. Kimi zaman birsevgiliye, kimi zaman bir memlekete hatta kimi zaman da eski günlere özlem duyarız.Eski günler deyince de malum hepimizin aklına ilk önce çocukluğu gelir.
Hani şapırdata şapırdata lolipop yediğimiz o çocukluğumuz...Hani döke döke kağıt helva yediğimiz o çocukluğumuz...Hani bütün günümüzü babalarımıza bir uçan balon yahut bir uçurtma aldırmayaçalışarak geçirdiğimiz o çocukluğumuz...Peki üzerine basa basa vurguladığımız "o çocukluğumuz" şimdi nerede?Ya da çocuklarımız neredeler?
Durun siz söylemeden ben söyleyeyim.Onlar sokaktalar!Onlar, onları hiç görmek istemediğimiz yerlerdeler...Kimi mendil satıyor...Kimi bir kanala düşerek can veriyor...Kimi kaçırılıyor...Kimi de ya okul tuvaletinde tacize uğruyor ya da bir arsada elleri kolları bağlanaraktecavüz edildikten sonra canice öldürülüyor! Aslında onları sadece "çocuklarımız" olarak nitelendirmek de çok doğru olmayabilir,çünkü onlar artık sadece bizim çocuklarımız değil, aynı zamanda bizim eserlerimiz.
Özellikle şu sıralar en kötü eserlerimiz.Onlar öldürülüyorlar, onlar taciz ediliyorlar ve bunu bir türlü durduramıyoruz. Doğruyaptırımları ya da doğru çözümleri bir türlü hayata geçiremiyoruz.
En kötüsü de hâlâ çıtı çıkmayan ve bu konu da tek kelam etmemişlerimiz var. Onları da Allah'a havale ediyorum!
Bu yazıyı okuduktan sonra onlar için neler yapmak isteyeceğinizi ben bilemem, bu tamamen size kalmış. Ama Yunus'un asırlar önce ne yaptığını söyleyebilirim.
Yunus mu? Evet doğru bildiniz, bizim Yunus. Yani Yunus Emre'nin ta kendisi... O 1200'lü yılların ortalarında, köyündeki kıtlık yüzünden kendi çocuğunu ve ailesini arkasında bırakıp diğer tüm çocukları kurtarabilmek için günlerce sürecek bir yolculuğa çıkıp buğday getirmeye gitmişti.
Üstelik Yunus bu yolculuğa eşkıyaların en çok yol kestiği günlerde çıkmıştı.Çünkü Yunus gibi düşünebilmek, sadece kendi çocuğunu değil, diğer tüm çocukları da kendi çocuğu gibi sevmeyi gerektirir... Başka sözüm yok...Sağlıcakla kalın...Ama sessiz kalmayın...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.