Kerime Yıldız
“İSYAN EDİYORUM, O HÂLDE VARIM!”
Dün bir avuç cesur yüreğin Sakarya’da toplanacağını işitince yola düştüm. Daha evvel de katıldığım böyle toplantılar oldu ama bu farklıydı. Çünkü açık açık bedel ödemekle tehdit edilen hâin (!) bir misâfiri ağırlayacaklardı.
Takdim için kürsüye çıkan hanıma dikkat ettim. Kendinden son derece emin bir konuşma yaptı. Ne ayakları titredi ne sesi. Salona baktım; korkan adam görmedim.
Lise yıllarından beri dâvânın içinde olan; fakat şimdi dâvâya ihânet etmekle suçlanan Ahmet Davutoğlu, konuşmasına, Sakarya isminin ehemmiyetini vurgulayarak başladı. İstiklâl Harbi’nin kaderini değiştiren ve bir dâvâya adını veren Sakarya’ya dikkat çekti.
Dâvâyı Sakarya şiirine yükleyen Necip Fâzıl’ın, gerektiğinde kollarını makas gibi açarak “Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak!” dediğini de hatırlattı. Hayâl ettiğimiz düzenin bu olmadığını söyleyerek, “Kim ne derse desin, yolsuzluğa, yoksulluğa, yasaklara itirazım var!” dedi.
Evet, Davutoğlu’nun itirazı var; isyan ahlâkı, hareket felsefesi var.
Hayreddin Karaman’ın garibine gidecek ama bir İstanbul Liseli, aynı kaynaklardan beslendiği imam-hatip nesline, haddini aşarak (!) doğru yolu gösteriyor.
Niye “haddini aşmak” diyorum?
Karaman Hoca, Davutoğlu başbakan olduğu zaman, sanki imam-hatipli olmamak bir eksiklikmiş gibi, ”..nicelerinin hasretini çektiği gençlik, bundan önceki iki yazımda tanıtmaya çalıştığım imam-hatipliler ile başka okullarda okumuş olsa da aynı kaynaklardan beslenmiş olan ağabeyleri ve kardeşleridir.” demişti, Davutoğlu’nu kastederek.(31 Ağustos- Yeni Şafak)
Bugün imam-hatipli Karaman, dâvâ rûhunu kaybeden imam-hatiplilere övgüler dizerken;
İstanbul Liseli Davutoğlu, aynı lisenin mezunu Topçu’nun izinden giderek “isyan ahlâkı” diyor.
Sâdece Karaman değil, daha nice imam-hatipliler, dâvâ adına sus pus oldular. Ağızlarını açtıklarında hain olacaklarını biliyorlar. E bir de ikbâl kapıları da kapanacak. Oysa dâvânın zarar görmemesi için önce onlar itiraz etmeliydiler.
Taha Akyol, sağcıların dâvâ adına, solcuların devrim adına kendi yanlışlarını eleştirmediklerine sık sık işâret ediyor. Memlekette ne dâvâ kaldı ne devrim!
Öcalan’ın mektubu okununca kuzuya dönen; ama Davutoğlu kayyum atmalarında hukuk hatırlatması yapınca, “Serok Ahmet” diye kurt kesilenler de nasiplendiler, Sakarya konuşmasından.
Yıllardır devam eden ve son günlerde iyice çığrından çıkan bir “Davutoğlu’nu yok sayma” filmi seyrediyoruz. AK Parti, “Târihimizde böyle bir Başbakan yok.” diyor; Rus uçağını vurma emrini Başbakan Davutoğlu’nun verdiğini iddiâ eden SETA Başkanı susuyor. Çöz çözebilirsen!
Katıldığı cenâzedeki fotoğraflar bile makaslanarak yayınlanıyor. Bana göre traji-komik bir film ama Ahmet Hoca, “çocukça” diyor.
“Düşünüyorum o hâlde varım”la yetinenler, düşünmeye devam etsinler.
Davutoğlu, kendisini yok sayanlara Camus’nün diliyle cevap veriyor:
“İtiraz ediyorum, isyan ediyorum; o hâlde varım!”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.