Dr. Sevinç Koçak
“Kurumsal Sosyal Sorumluluk” değil “Kurumsal Sosyal Zorunluluk”…
İnsanlık tarihinin başlangıcından beri hayatımızın içerisinde olan “sosyal sorumluluk” kavramı gün geçmiyor ki bir iletişim kampanyası, bir etkinlik, bir slogan da yeni bir alanı kapsamı içerisine almasın…Günümüzde sıkça rastladığımız bir kavram olarak Kurumsal Sosyal Sorumluluk (KSS), çevre, enerji, doğa, spor, sanat, sağlık, eğitim alanlarının ve farkındalık yartılması, desteklenmesi gereken her türlü konunun kurum ve/veya kuruluşlar tarafından ele alınarak üstlenilmesi, desteklenmesi, geliştirilmesi anlamına gelen çalışmalar bütünüdür.
Kurumsal Sosyal Sorumluluk kavramı ne yazık ki, zaman zaman anlam erozyanuna uğramış, bazen sömürülmüş bazen de içi boş, gerçekte KSS olmayan kampanyalarla karşımıza çıkmış halde görüyoruz. Bunun nedeni, hem kuruluşların hem de kuruluşların yaşam sürdüğü ülkelerin sosyoekonomik gelişmişlik düzeylerine göre bir sosyal sorumluluk anlayışı benimsemiş olmalarıdır.
Bir kuruluşun kendini ifade etme, paydaşlarına açıklama ve bulunduğu çevreye faydalı olma misyonunun tanımlanmasıdır Kurumsal Sosyal Sorumluluk. Bir kampanyanın Kurumsal Sosyal Sorumluluk olabilmesi için çok önemli iki unsur vardır: Birincisi, sürdürülebilir, uzun vadede geliştirilebilir içerikte bir konunun ele alınması gereklidir. İkincisi kuruluşun varlık amacı, temel mesajı, tüm çalışanlarının ortak olarak benimsediği bir konuyu Kurumsal Sosyal Sorumluluk olarak ele alıp işlemesi gereğidir. Bu iki özellik olmadığı zaman Kurumsal Sosyal Sorumluluk yapay ve iğreti duracaktır. Samimi olmayan bir Kurumsal Sosyal Sorumluluk da paydaşlarda hiç de olumlu izlenimler uyandırmayacak, hatta boşa giden çaba ve maddi kaynak olarak zarar hanesine yazılacaktır. Bu nedenle de kavram evrilerek günümüde Kurumsal Sürdürülebilirlik olarak ele alınmaktadır.
Birleşmiş Milletlere göre “Kurumsal Sürdürülebilirlik bir şirketin değer sistemi ve iş yapma ilkelerine dayalı bir yaklaşımla başlar. Bu, en azından insan hakları, iş gücü, çevre ve yolsuzlukla mücadele alanlarında temel sorumlulukları yerine getirecek şekilde çalışmak anlamına gelir. Sorumlu işletmeler, bulundukları her yerde aynı değerleri ve ilkeleri uygular ve bir alandaki iyi uygulamaların bir başkasına zarar vermeyeceğini bilir. BM Küresel İlkeler Sözleşmesi'nin On İlkesini stratejilere, politikalara ve prosedürlere dahil ederek ve bir bütünlük kültürü kurarak şirketler yalnızca insanlara ve gezegene karşı temel sorumluluklarını yerine getirmekle kalmaz, aynı zamanda uzun vadeli başarı için de zemin hazırlarlar.”
Avrupa Birliğine göre “işletmeler için Kurumsal Sosyal Sorumluluk ve Sorumlu İş Davranışı İlkeleri, risk yönetimi, maliyet tasarrufu, sermayeye erişim, müşteri ilişkileri, İK yönetimi, operasyonların sürdürülebilirliği, yenilikçilik kabiliyeti ve sonunda kâr sağlama açısından önemli faydalar sağlar. AB ekonomisi için, Kurumsal Sosyal Sorumluluk ve Sorumlu İş Davranışı İlkeleri şirketleri daha sürdürülebilir ve yenilikçi hale getiriyor, bu da daha sürdürülebilir bir ekonomiye katkıda bulunuyor. Toplum için Kurumsal Sosyal Sorumluluk ve Sorumlu İş Davranışı İlkeleri, daha uyumlu bir toplum inşa edebileceğini ve sürdürülebilir bir ekonomik sisteme geçişi temel alabilen bir dizi değer sunuyor”.
Kurumsal Sürdürülebilirlik bilinci, kuruluşun tüm çalışanlarını kapsadığı için, aslında toplumdaki tüm fertlerin sosyal sorumluluk konusunu içselleştirmesi gerekir ki, yapılan kampanyalara dikkat verilebilsin, sevilsin, desteklensin. Diğer bir deyişle, toplumda ne kadar sosyal sorumluluk bilinci varsa Kurumsal Sosyal Sorumluluk da o kadar kuruluşların ele almaktan kaçınmayacakları bir alan olacaktır. Bu bilincin toplumsallaşması için örneğin ABD’de günümüde iş başvurularında özgeçmişlerdeki sosyal sorumluluk çalışmalarına katılmak önemli bir artı olarak ele alınmakta. Yine ABD’de kişi ve kuruluşların kıredibiliteleri sosyal sorumluluk faaliyetlerine katılımlarıyla doğru orantılı olarak artmakta. Avrupa ve Amerikada ilk ve orta derece eğitim veren okullarda proje çalışmalarının pek çoğu sosyal sorumluluk çalışmaları konseptinde düzenlenmekte. Böylece kişilerin yaşantısı ile entegre edilen sosyal sorumluluk kavramı da doğal olarak bir bilinç ve dikkat geliştirerek toplumun her katmanına yaygınlaşmakta.
Öte yandan günümüzde kuruluşların başarılarını derecelendiren çeşitli ölçeklerle belirlenmiş yarışmalar ya da ödüllendirme sistemleri mevcuttur. İtibar endeksi, en başarılı şirket endeksi gibi. Bu endekslerin vazgeçilmez bir unsuru da Kurumsal Sosyal Sorumluluk anlayışının kuruluşa ne derece hakim olduğudur. Birçok kuruluş başarı derecelerinden faydalanmak için Kurumsal Sosyal Sorumluluk kavramına önem vermektedir. Kuruluşun Sürdürülebilir Kurumsal Sosyal Sorumluluk gerçekleştirme oranı, başarılarının da bir göstergesidir.
Bütün bunlardan daha önemli bir durum ise bence şudur: Çevrenin, doğanın, soluduğumuz havanın önemi kavrandıkça Kurumsal Sosyal Sorumluluk kampanyaları yapmak gereklidir. Kentleşmeyle birlikte artan yanlızlaşma, yabancılaşma, duyarsızlaşma arttıkça Kurumsal Sosyal Sorumluluk kampanyaları yapmak şarttır. Küresel krizler, küresel ısınma sonucu felaketler, küresel terör, küresel göçler, küresel ekonomideki adaletsizlik, yolsuzluk arttıkça Kurumsal Sosyal Sorumluluk kampanyaları yapmak bir görevdir. Yeni yeni oluşan hastalıklar, fırsat eşitsizlikleri, her türlü ayrımcılık, insan hakları, eşit çalışma koşulları, açıklanması gereken yeni konu ve kavramlar, trafik kazaları, kadın cinayetleri, çocuk istismarları, doğa katliamları, arttıkça Kurumsal Sosyal Sorumluluk kampanyaları yapmak kaçınılmazdır.
Kısacası, gelecek nesillerin nasıl yaşayacağını önemsiyorsak Kurumsal Sosyal Sorumluluk, kesinlikle artık “Kurumsal Sosyal Zorunluluktur”!
Gündemde Dikkatimi Çekenler
TV dizilerinde söz etmişken, yapım firmalarının aynı olduğu dizilerde uygun senaryolar ile iki farklı dizinin birbiriyle birleşen sahneler çekmesi hoş bir enstantane oluyor… Örneğin geçtiğimiz haftalarda “Kadın” dizisindeki hastane sahnelerinin “Mucize Doktor” dizisine uyarlanmasını izledik. Bir pazarlama ve iletişim stratejisi olarak ele alındığında bu tarz birleşmeler izleyicide en çok dizilerin gerçek yaşamdan bir parça olduğu algısına hizmet ediyor ki, Türkiye bu bakımdan oldukça ilginç örneklere sahne olmakta…Her iki dizinin sponsorunun dünyadaki su sorununa dikkat çeken Kurumsal Sosyal Sorumluluk Kmapanyası da çok önemli bir çalışmadır…
Sosyal Sorumluluklarımızın bilincinde olduğumuz neşeli ve mutlu günler dileklerimle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.