Kerime Yıldız

Kerime Yıldız

MEHMED ÂKİF’E YAPILAN BU SAYGISIZLIĞA NİÇİN SUSULUYOR?

MEHMED ÂKİF’E YAPILAN BU SAYGISIZLIĞA NİÇİN SUSULUYOR?

Geçtiğimiz 12 Mart’da, Akit yazarı Şevki Yılmaz, Çanakkale şehidleri hakkında kaleme aldığı köşe yazısında Mehmed Âkif’in, “Çanakkale Şehidleri” şiirinin iki beyitini, “son satırını düzelterek sunduğumuz” diyerek şöyle yayınladı:

“Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!

Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer

Ne büyüksünüz ki kanınız kurtarıyor Tevhîd’i

Ancak Bedri’n Arslanları, sizlerden şanlı idi” 

Edebiyat çevrelerinden itiraz gelmesini bekledim. İstiklâl Marşı yılındayız. Bir edebiyat câhili, millî şâirimizin dizelerini değiştiriyor ama çıt yok.

Diyelim ki böyle bir hadsizliğe izin var. Birileri, “Ey Şevki! Âkif hayatta olsa senin bu şiirdeki yanlışları düzeltmeni isterdi. Bir el atıver!” dedi.

Adamın beyitten haberi yok, aruzdan haberi yok, şiir düzeltiyor. “Son satır” dediği, beyit. İki mısrâ değiştirmiş. “Büyüksün” ve “kanın” kelimelerini, ikinci çoğul şahsa göre değiştirerek vezni bozduğunun farkında değil. İlk beyitte “sen”, ikincide “siz” diye hitab etmenin yanlış olduğunun farkında değil. 

Elbette Şevki Bey’in derdi başka? “Ancak” edatının da câhili olduğundan Âkif’i, kalemiyle imana getiriyor.

“Bedr’in Arslanları ancak bu kadar şanlı idi” mısrâını, dînen mahzurlu buluyor. Sahâbeye saygısızlık görüyor.  

Çanakkale şehidlerinin, Bedr’in arslanlarına benzetilmesinden rahatsız olan Şevki Yılmaz’ın, 15 Temmuz direnişinin Uhud savaşıyla kıyaslanmasından rahatsız olduğunu hatırlamıyorum. “Uhud’dakiler kim, biz kim?” dediğini duymadım.

Hadi bunları geçtim. Arşivinde öyle vahim bir kıyas var ki hadsizliğin şâhikası.

12 Nisan 2013 târihli köşe yazısına göre, Fethullah Hocası, sevgi ve merhamet fedâîleriyle Asr-ı Saadet'in dâvet ve tebliğ rûhunu dünya çapında yeniden canlandırmayı başaran örnek bir şahsiyet olduğu için taşlanıyormuş. (Bu yazı, internetten silindi. Boşuna aramayın.)

Âkif’in kıyaslamasını İslâm’a aykırı bulup şiirine el uzatmaya cesâret eden adamın kıyaslamasına bakar mısınız? Şimdi lânet okuduğu fetöcüler, Asr-ı Saadet’in tebliğ rûhunu yeniden canlandırmışmış. Fedâileri sahâbeye benzeten Yılmaz’ın, hocasını kime benzettiğini yazmaya elim varmıyor.

Ne tuhaf değil mi? Taptıklarını âdeta peygamberleştiren insanlar, Âkif’in şâirâne dizelerine tahammül edemiyorlar.

Şimdi bunun İslâmî hassâsiyet için yapıldığına nasıl inanalım?

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum