Sadullah Özcan
Siyasetin geleceği ve Meclis’in itibarı
Siyaset ve Meclis iki önemli kelime. Bu iki kelime bir devletin bir milletin bir ülkenin olmazsa olmazı. Siyaset devletin yönetimine talip olma, Meclis ise o devletin yönetilmesinin kurallarının belirlendiği yerdir. Birbirini tamamlayan unsurlardan bahsediyoruz.
İşte bir ülkede bu iki unsurun hiç olmadığı kadar önem kazandığı bir döneme girdik. Siyaset kurumu geleceğini belirleyecek. Siyaset kurumunun geleceğini ise Meclis’e kazandırılacak itibar belirleyecek.
Kırkın üzerinde yazı kaleme aldım. Bu gidişle kaleme almaya devam edeceğim. Ta ki bir siyasi hareket dikkate alana kadar.
Elimdeki veriler bugün Meclis’in itibarı ve milletin vekilinin algısının yerlerde süründüğünü gösteriyor. Siyasetin iktidarı ile muhalefeti ile karar vericileri- nedendir bilmiyorum -Milletin İradesinin yansıdığı yer olan Meclis’in hak ettiği itibarı konusunda tek bir adım dahi atmıyor. Yayınlamaktan hicap duyacak derecede vatandaş Meclis’ten şikâyetçi, milletvekilinin algısı yerlerde sürünüyor.
Vatandaş 16 Nisan 2017 referandumu ile memnun olmadığı Parlamenter Sistemin değişimi için onay verdi. Çünkü Parlamenter Sistem’in getirdiği koalisyonlar, siyasi kavgalardan ve Meclis’in birçok kurumun ve güç odağının hegemonyasında olmasından rahatsızdı. Bunun için Parlamenter Sistemin dışındaki sistemlerin denenmesi için değişime onay verdi.
Vatandaşın daha etkin bir Meclis, daha hızlı hizmet üreten bir Yürütme beklentileri vardı. Bu konuda gerçekten dünyada örneği az bulunan bir hazırlık yapıldı. Tamamen kuvvetler ayrılığı üzerine kurulu bir sistem kurgulandı. Özellikle milletin doğrudan %50+1 ile seçtiği bir Yürütmenin başı, yürütmeyi direk ilgilendiren konularda kararname yetkisi ile hizmetler bürokratik engellere takılmadan yürütülmesi imkânı, Yürütmenin hegemonyasından kurtulmuş ve milletin ihtiyaçlarına göre çalışacak bir Yasama. Artık Yürütmenin kendine göre hazırlayıp noktası virgülüne dokunmadan Bakanlar Kurulu üzerinden gönderilen Kanun Tasarılarının noteri olmaktan kurtulmuş Meclis olacaktı. Yasa teklifi verme yetkisinin yegâne sahibi milletvekilleri ve bu teklifleri kanunlaştırma yetkisine sahip Meclis olacaktı.
Öyle ki Yasama konusunda millet adına tek yetkili milletvekili. Asli görevi olan yasama ile uğraşıp kural koyucu konumda olacaktı. Artık Parlamenter Sistemdeki gibi bürokrasinin kapılarında ricacı konumdan kurtulacaktı.
2018 seçimleri ile birlikte gerçekten Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin Yürütme ayağı devreye girdi. Çalışmaya da başladı. Fakat bir türlü Anayasal zorunluluk olan Meclis’in çalışmasını sağlayacak hiçbir adım maalesef atılmadı. Bu nedenle bana göre Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne halen geçildiği söylenemez.
Kimse kimseyi kandırmasın. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin Yürütme ayağı devreye girmesine rağmen Meclis ayağı yani Yasama halen Parlamenter Sistem kuralları ile devam etmektedir. Hatta Parlamenter Sistemden beter hale düşmüş ve işlevsizdir. Bu nedenle Yürütme dahi işlemez hale düşmektedir. Yürütmenin Yasama yükünü taşıyamaz. Bu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine aykırıdır.
İktidarı ile muhalefeti ile siyasi irade bugün Cumhurbaşkanlığı sistemini sabote etmektedir. Muhalefet bugün yaşanan sistem sorunun Parlamenter Sisteme geri dönüşle çözüleceğini düşünerek büyük bir hata işlemekte, İktidar ise vatandaşın onayı ile geçilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin Yasama ayağını Anayasa’da öngören şekilde hayata geçirmeyerek sabote etmektedir.
Çok gecikmeden Meclis Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin öngördüğü yetkilerini kullanmasını sağlayacak şekilde yeniden yapılandırılmak zorundadır. Yasama görevini bütün unsurları ile kullanacağı imkânlara kavuşmak zorundadır.
Millet ittifakının büyük bir gürültü ile açıkladığı Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem boş çıkmıştır. Açıklanan metinde Parlamentonun dışında her şey güçlendirileceği vurgulanırken Meclis’ten standart üç kelime dahi söz edilmemiştir.
Kısaca siyasetin geleceği Meclis’in itibarı kazanmasına bağlıdır. Ama bugün bundan uzaktayız. Meclis’in itibarı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine göre görev ve yetkilerini tam olarak yerine getirecek şekilde yeniden yapılandırılmasına bağlıdır. Yoksa karga gibi ne eskiye dönülür ne de kekliğin yürüyüşüne benzer sistem.
Vatandaş doğrudan seçtiği milletvekili ile Meclis’ten, Yürütmede en az 50+1 ile seçtiği Cumhurbaşkanından vazgeçmeyecektir.
Kalın sağlıcakla…