Süleyman Demirel 'i Vefatının 5. Yılında saygıyla anıyoruz
Siyasi yaşamı boyunca yedi kez başbakanlık koltuğuna oturan Süleyman Demirel, ölüm yıl dönümünde anılıyor. 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in solunum yolu enfeksiyonu ve kalp yetmezliği nedeniyle hayatını kaybetmişti
Süleyman Demirel, Türk siyasi hayatında derin izler bırakmış bir isimdir. İşte Süleyman Demirel’in hayatı...
Süleyman Demirel, nam-ı diğer "Baba"... Türk siyasetine en uzun süre damgasını vuran isimlerden, başbakanlık koltuğundayken 2 muhtıra 1 darbe gören, "6 kere gidip, 7 kere dönen" ve siyasetin ardından yönünü doğrulttuğu Çankaya'nın 9. sakini oldu. Hazırcevaplığıyla toplumun hafızasına kazıdığı esprili ifadeleri kadar, faili meçhuller ve "mafya-siyaset-ticaret" ilişkilerinin damga vurduğu 90'lar siyasetinin de ana figürlerinden biriydi. 17 Haziran, Türkiye'nin her çalkantılı döneminde siyasetin ana figürü olan Demirel'in ölümünün ikinci yıl dönümü. Demirel doğum yeri İslamköy'de devlet töreniyle anılacak.
Süleyman Demirel kimdir?
Süleyman Demirel, 1 Kasım 1924 tarihinde Isparta'nın Atabey beldesinde doğdu. 1950 yılında Elektrik İşleri Etüd İdaresi'nde çalışmaya başladı. 1954 senesinde Adnan Menderes tarafından Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'nün barajlar dairesi başkanlığına tayin edildi. Daha sonra Adalet Partisi'ne katılarak siyasete atıldı.
Süleyman Demirel, 1 Kasım 1924 tarihinde Isparta'nın Atabey beldesinde doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini burada tamamladı. 1949 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi'nden inşaat yüksek mühendisi olarak mezun oldu. 1948'de babası Hacı Yahya Demirel'in yeğeninin kızı Nazmiye Şener ile evlendi.
Çalışma hayatı
1950 yılında Elektrik İşleri Etüd İdaresi'nde çalışmaya başladı. Daha sonra sulama ve elektrik konularında araştırma yapmak üzere Amerika Birleşik Devletleri'ne gönderildi. 1954 senesinde Adnan Menderes tarafından Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'nün barajlar dairesi başkanlığına tayin edildi. Bu dönemde Eisenhower Vakfı'nın kendisini bursiyer seçmesiyle yeniden ABD'ye gitti. 1962-1964 yılları arasında da serbest müşavir-mühendis olarak çalıştı. Bunun yanında Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde inşaat mühendisliği alanında dersler verdi. Ayrıca Boğaziçi Köprüsü'nün ilk projesini hazırlayan Morrison Knudsen Inc.in firmasının da Türkiye temsilciliğini yaptı.
Siyasi yaşamı
Süleyman Demirel, 1962 yılında Adalet Partisi'ne (AP) katılarak siyasete atıldı. Daha sonra Ankara'da meydana gelen olaylar sırasında AP genel merkezinin saldırıya uğraması üzerine aktif siyasetten çekildi. Bu hareketi parti içindeki muhalifler tarafından "şapkasını alıp kaçtı" veya "şapkasını bırakıp kaçtı" şeklinde propagandalar başladı.
1964 yılında AP Genel Başkanı Ragıp Gümüşpala'nın ani ölümü sonucu yeniden siyasete döndü. 28 Kasım 1964 tarihinde yapılan Adalet Partisi genel kongresinde de 1679 oydan 1072'sini alarak genel başkan seçildi. 1965 Türkiye genel seçimlerinde de Isparta milletvekili olarak Türkiyte Büyük Millet Meclisi'ne girdi. Kurucusu olduğu 30. Hükümet'te de Türkiye'nin 12. başbakanı seçildi. Bu dönemde Boğaziçi Köprüsü, Ereğli Demir Çelik İşletmeleri ile Keban Barajı gibi büyük projelerin inşaası gerçekleşti. 12 Ekim 1969 genel seçimlerinde de AP yeniden tek başına iktidar oldu ve Demirel ikinci hükümetini kurdu. Daha sonra 12 Şubat 1970 tarihinde de meydana gelen baskılar ve talepler sonucu başbakanlık görevinden istifa etti.
12 Mart 1971 Muhtırası
1970 yılında yeni bir hükümet kuran Demirel'in cendere altına alındığı sorunlardan bir tanesi haşhaştı. Richard Nixon yönetimindeki ABD hükümeti Türkiye Cumhuriyeti yetkililerinden ülkede haşhaş ekiminin yasaklanmasını istedi. Bu talebin reddedilmesi sonucunda iki ülke arasındaki ilişkiler iyice gerildi. Bunun yanında iktisadi durumun bozulması, işçi eylemleri, Türk lirasının değerinin yüzde 66 oranında düşürülmesi, öğrenci olayları ve grevler karşısında Demirel, 1961 Anayasası'nı suçlayarak bu şekilde ülkenin yönetilemeyeceğini savundu. 12 Mart 1971 tarihinde meydana gelen askeri darbe sonucunda da Süleyman Demirel istifa etti.
12 Mart'tan 12 Eylül'e
31 Mart 1975 tarihinde Süleyman Demirel'in başkanlığında Adalet Partisi (AP), Milli Selamet Partisi (MSP), Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve Cumhuriyetçi Güven Partisinden (CGP) oluşan koalisyon hükümeti kuruldu. Bu dönemde ülkede yeniden yoğun terör olayları ve toplumsal hareketler başladı. Bunun yanında Türkiye, hızlı enflasyondan kaynaklanan bir ekonomik bunalıma girdi. Daha sonra 1977 yılında Demirel, yeniden başbakan oldu. Ancak Cumhuriyet Halk Partisi'nin AP'den seçilmiş 13 milletvekilini bakanlık vaadiyle transfer etmesi üzerine görevinden alındı. 1978 yılında da Bülent Ecevit tek başına iktidara geldi. Fakat ülkede meydana gelen sıkıntılar, enflasyonlar ve iç karışıklıklar Ecevit iktidarına olan güveni azalttı. 14 Ekim 1979 ara seçimlerinde devrimci grupların da yönetimi boykot etmesiyle oyları gerileyen CHP iktidardan çekildi. Aynı yıl içerisinde Demirel yeniden başbakan seçildi.
12 Eylül 1980 askeri darbesi
12 Eylül 1980 askeri darbesiyle Demirel'in başbakanlığı sona erdi ve Gelibolu'da bir ay gözetim altında tutuldu. Bunun yanında 10 yıl siyaset yasaklıları kapsamına alındı. Daha sonra 20 Mayıs 1983 tarihinde Adalet Partisi'nin (AP) devamı niteliğinde olan Büyük Türkiye Partisi kuruldu. Ancak parti 31 Mayıs 1983'te Milli Güvenlik Konseyi tarafından kapatıldı. Süleyman Demirel de siyaset yasağını çiğnediği gerekçesiyle bazı partililerle birlikte bir süre Çanakkale, Zincirbozan'da dört ay zorunlu ikamete tabi tutuldu. 6 Eylül 1987'deki halk oylaması sonucunda siyaset yasağı kalkan Demirel, 24 Eylül 1987'de Doğru Yol Partisi'nin genel başkanlığına seçildi. 1987 Türkiye genel seçimlerinde de Isparta'dan milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne girdi.
Son başbakanlığı
Süleyman Demirel 20 Kasım 1991 tarihinde Sosyaldemokrat Halkçı Parti (SHP) ile bir koalisyon hükümeti kurdu. Bu dönemde Cumhurbaşkanı Turgut Özal'la Süleyman Demirel hükûmeti arasındaki yetki çatışması uzun süre siyaset gündemini belirledi. Bunun yanında büyük şehirlerdeki aşırı sol terör eylemlerinin denetim altına alınmasında da büyük ilerleme sağlandı.
Cumhurbaşkanlığı
17 Nisan 1993 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti'nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal koroner yetmezliğine bağlı tansiyon düşmesi sonucunda yaşamını yitirdi. Süleyman Demirel 4 Mayıs 1993'de Özal'ın beklenmeyen ölümüyle boşalan cumhurbaşkanlığına aday olduğunu açıkladı ve ülkenin yeni cumhurbaşkanı seçildi. 16 Mayıs 2000 tarihinde de görevini Ahmet Necdet Sezer'e devretti.
Vefatı ve cenazesi
Süleyman Demirel 90 yaşında hayatını kaybetti
13 Mayıs 2015 tarihinde böbrek yetmezliği, kalp yetmezliği ve akut solunum yolları enfeksiyonu sebebiyle Güven Hastanesi'ne yatırılan Demirel, 17 Haziran 2015 günü, saat 02.05'te solunum yolu enfeksiyonu ve kalp yetmezliği nedeniyle aynı hastanede hayatını kaybetti.
19 Haziran 2015'te Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki devlet töreni ve Kocatepe Camii'nde kılınan cenaze namazının ardından memleketi Isparta'ya götürüldü. Cenazesi İslamköy'deki anıt mezar olarak tahsis edilen yerde toprağa verildi.
Ödülleri
Polonya - Beyaz Kartal Nişanı, 28 Ekim 1993
Hırvatistan - Kral Tomislav Grand Madalyası, Zagrep 7 Temmuz 1994
İtalya - Liyakat Nişanı, 7 Ekim 1996
Estonya - Terra Mariana Haç Nişanı, 1997
Romanya - Yıldız Nişanı, 1999
Gürcistan - Altın Post, 1999
Almanya - Liyakat Nişanı, 6 Nisan 2000
SÜLEYMAN DEMİREL'İN SİYASİ HAYATI BOYUNCA O DÖNEME VE TÜRK SİYASETİNE DAMGA VURAN UNUTULMAZ SÖZLERİ
“Neresini sıkacaktım”
60’lı yıllar… Kıbrıs meselesi nedeniyle İngiltere’yle Türkiye’nin arası kötü. Tam da bu sırada Demirel İngiltere’ye ziyarete gidiyor. Dönüşte gazetecilerle arasında geçen diyalog ise şöyle:
-Efendim, neden İngiliz Dışilişkiler Bakanı’nın elini sıktınız?
-Neresini sıkacaktım kardeşim?
Ege bir Türk gölü değildir
Süleyman Demirel'in başbakan olduğu bir dönemde, 12 ada konusunda Yunanistan ile yine sorun yaşanmış, karşılıklı kılıçlar çekilmişti. Ertesi gün kabine toplanmış ve toplantı uzun saatler sürmüş. Dışarıda gazeteciler merakla yapılacak olan açıklamayı bekliyor:
– Sayın Başbakan, Yunanistan Ege Denizi'nin bir Yunan gölü olduğunu iddaa ediyor. Cevabınız ne olacak?
– Ege bir Türk gölü değildir. Ege bir Yunan gölü de değildir. Ege zaten bir göl de değildir!
“Benzin vardı da biz mi ictik? ”
Süleyman Demirel’in, zamanında benzin yokluğu hakkında kendisine gazetecilerden yönelen sorulara verdiği efsanevi cevap. Bu cevap şöyle devam etmiştir: “Su mu daha değerlidir benzin mi? Tabii ki su, benzin içilmez ama su içilir.”
“70 sente muhtacız ! ”
Türkiye’de 70’lerin sonunda yaşanan ekonomik krize atfen sarf edilmiştir. Demirel, dış ticaret açığındaki artışı ve döviz darboğazını bu sözle ifade etmiştir.
“Yedi kere geldim”
“Ben altı kere gittiysem yedi kere geldim” Başbakanken bir programda kendisine “Sizi o bulunduğunuz yerden altı defa indirdiler, hala orada nasıl duruyorsunuz?” diyen gazeteciye verdiği cevap…
Beşiktaş'ı niye sormuyorsun?
Süleyman Demirel'e Fenerbahçeyi mi, yoksa Galatasarayı mı tuttuğunu soran muhabire verdiği yanıt.
“Bana, ‘Milliyetçiler adam öldürüyor' dedirtemezsiniz.
Demirel'in belki de hayatında en çok tepki çeken sözüdür.
“Yollar yürümekle aşınmaz”
Demirel bu sözü, 8 kasım 1968’de AP Ankara İl Kongerisinde sokaklara dökülen halk için söylemiştir. Daha sonra da “kimse beni yanlış çıkarmak için , bakalım yollar yürümekle eskir mi diyerek daha fazla yürümemiştir” diye geliştirmiştir.
Kimin aklına gelir patlayacagı?
Kırıkkale’de cephane fabrikası patlamıştır. neden önlem alınmadığı gazete manşetlerininden inmezken Demirel kendi uslübuyla olayı bu sözleri ile değerlendirir.
“Ben bir gün evimde otururken Çankaya'ya çıkayım diyerek çıkmadım.”
“İcabı varsa feminizim fevkalade bir şeydir”
Duygu Asena'nın ilk popüler olduğu dönemlerde kendisine konu hakkındaki düşünceleri soruldu. Demirel: “Bunun icabı vardır veya yoktur bu ayrı bir mesele… İcabı yoksa fuzuli bir şey yapılmış olmaz yine de… İcabı varsa feminizim fevkalade bir şeydir”
Yarın güneş doğacak mı?
24 şubat 1993, Başbakan: Kontrgerilla tartışması kadar Türkiye'de havanda su dövülen bir konu yoktur. Deniyor ki, araştıralım. O zaman her şeyi araştıralım, yarın güneş doğacak mı diye araştıralım”
Derin devlet
Muhabir: Efendim, derin devlet nedir?
Demirel: Derin devlet, normal devletin raydan çıkmış halidir.
Kan döken insanlara …
Bir kış PKK ateşkes ilan ettiğinde o vazgeçilmez üslubuyla devletin bakış açısını çok güzel özetler: “Kan döken insanlar ‘biz kan dökmekten vazgeçtik’ derlerse, ‘iyi yaptınız, alın size bir mükâfat verelim’ denmesi mümkün değil. Kan döken insanlara ‘aman vazgeçmeyin, kan dökmeye devam edin’ demek de mümkün değil. Kan döken insanlar bundan vazgeçerlerse, bu iyi olmadı demek de mümkün değil.”
Dört kaz teslim etsen, akşama üçünü kaybedip gelir (1980 öncesinde Bülent Ecevit’e)
“Enkaz devraldık.”
Artık bu cümleyi sarf etmeyen hükümet kalmadı. Seçilir seçilmez ilk olarak “enkaz devraldık” diyorlar ama bu cümleyi siyasi hayatımıza ilk sokan Demirel'in ta kendisidir…
Kırk günde kabak yetişmez. (1978'de CHP'nin 40 günde Türkçe bilmeyen öğretmenleri alıp öğretmen yapması için demiştir.)
Onu işte ben yaptım!
Üniversite ziyaretlerinden birinde sol görüşlü bir öğrenci Demirel’i sıkıştırmaya çalışır.
– Türkiyede yapılan her türlü işi sahiplenmek gibi bir adetiniz var…
– Sen nerde oturuyorsun?
– Niye ki? Kadıköy'de!
– Hah işte buraya her gün gelmek için üstünden geçtiğin köprü var ya
– Ee evet
– Onu işte ben yaptım!
“Dün dündür, bugün bugündür…”
“Gap'ı kimseye gap diye gaptırmam.”
“Verdimse ben verdim” (Ilksan skandalında usulsüzlüğe konu olan para için)
Çay'a yapılan zam değildir. Kalite ayarlaması yapıldı. Çayın kalitesi yükseltildi. (Çay'a yapılan zammı soran muhabirlere)
“Dünkü güneşle bugünkü çamaşır kurutulmaz.”
Memlekette gaz vardır. (Gaz sıkıntısı için hükümet ne gibi önlemler alıyor diye soran gazeteciye)
Kim ödeyecek 350 Milyar Lira zararı? Ben öderim diyen bir babayiğit çıksın göreyim, devlet öder diyen çıksın göreyim. Nereden öder devlet 350 milyar lira zararı? (24 Ocak 1980 tarihli basın toplantısından)
Süleyman Demirel ve ayrılmadığı şapkası ile ilgili sözleri
*Benim şapkam tatilde de çalışır
*Bu şapkayı millet yarattı gardeşim”
*Bu fötr şapkayla 6 defa gittim, 7 kere geldim.
*Bu şapka demokrasinin sembolü olmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.