TUĞRUL BEY’İ ve TAHTINI ÇOK ARADINIZ MI? / SİZ VARKEN HAÇLILARA GEREK VAR MI?
Kerime Yıldız yazdı: TUĞRUL BEY’İ ve TAHTINI ÇOK ARADINIZ MI? / SİZ VARKEN HAÇLILARA GEREK VAR MI?
“Muhteşem Yüzyıl”ı hiç seyretmeyen; “Diriliş Ertuğrul” başlayınca bir ümitle seyredip heyecanlanan ama hevesi kursağında kalan ben, bu yazıyı kaleme almak için “Alparslan: Büyük Selçuklu” dizinin birkaç bölümünü seyrettim. Çakma Zeyna “Destan”a ise tahammül edemedim.
Târih dizilerinin kulakları tırmalayan Türkçesi hakkında Murat Bardakçı’nın nefis bir eleştirisi var. Onun üzerine bir şey yazmaya gerek yok. Bardakçı, aynı yazıda, bu dizilerin kurgularını, şöyle ifâde etmiş:
“Târihî diziler, târihî olmaktan çıkmış ve komplolarla, sırlarla, efsânelerle vesâirelerle dolu ucuz birer polisiye mâcera taklidi hâline gelmişlerdi.” (5 Aralık 2021 -Habertürk)
Eleştirisine yüzde yüz katılıyorum ama “Muhteşem Yüzyıl” saçmalığını hâlâ inatla savunmasını da anlayamıyorum. Pastayı benim adamım yiyorsa senaryo iyi, başkası yiyorsa kötü oluyor nedense.
Yine de güzel yazı, güzel yazıdır. Okuyun derim. Benim derdim başka.
Târih dizilerinde zırt pırt ağaçların arasından çıkan Haçlılar, artık ağaçlık yerlerdeki tenhalarda kıstırmıyorlar. Öyle farklı yollar var ki Haçlı kelimesini diline pelesenk edenler, ellerinde oyuncak oluyorlar. “Dinlerarası Dialog” ne saldırısıydı? Adamlar, ellerinde kılıçla gelip dayatmadılar. Beş vakit namazlılara yaptırdılar. Kutlu Doğum Haftası’nı, ilk Hristiyanların nisan ayındaki Fısıh Bayramı zamânına sâbitleyenlere ses etmeyenler, “Haçlılar, dış güçler” diye dizi çektirirken bile bu oyunlara âlet oluyorlar.
Hollywood sinemasının Türk-İslâm târihinde yaptığı tahribâtın peşine düşünce, “Post -Modern Haçlı Seferi: Sinema” kitabını yazdım. Kitabın adını, ben koymadım. Haçlı şövalyesinden ilham alarak oskar heykeli tasarlayanlar, ilham verdiler. Batılılar, Haçlı seferleri hakkında çok iyi filmler çektiler. Hakkını vereyim, öz eleştiri de yaptılar ama Türkleri karalamaya doymadılar. Yüzüklerin Efendisi, tek başına yeter de artar bile. Hayâtımıza “org” kavramı girdi. Doğudan gelen eciş bücüş yaratıklar, hepimizi tiksindirdi. Gençlerimiz, Tolkien’in, Türkleri kastettiğini fark etmediler. Sivas’da hobbit evleri bile yapıldı.
Haçlı Seferleri, hem Batı hem Doğu için mühim bir târih dönemi. Geçtiği her yeri kurutan yüzbinlerce çapulcu sürüsünden Bizans’ın bile ödü patlamıştı. Selçuklular ve Eyyûbîler olmasaydı İslâm âlemi, daha büyük zarar görecekti. Bu yüzden Anadolu’da âdeta etten duvar olan Selçukluların, Selçukluları içeriden yıkan Haşhâşîlerin, İslâm âlemindeki taht kavgalarının iyi bilinmesi lâzım. O dönemi alıp, iktidarı kurtarmak adına günümüze yapıştırmak ve seçmene sürekli mesaj vermek, iyice kabak tadı verdi.
Tezhib sanatı târihine vâkıf olduğumdan “Alparslan: Büyük Selçuklu” dizinde ilk dikkatimi çeken garâbeti, dizinin yapımcısı Emre Konuk’a sormak istiyorum: Tuğrul Bey’in oturduğu tahtı çok aradınız mı Emre Bey? O kadar para kazanıyorsunuz bir sanat danışmanı tutamadınız mı? 18. asrın rokoko kıvrımlarıyla süslü taht, 11. asırda ne arıyor? Kündekârî veya Rumi motifli bir taht bulamadınız mı? Ya o saray süslemeleri? O asırda o kalemişlerini nereden buldunuz? TRT Yönetim Kurulu’nun, Viyana’da kalinka dinleyen sanat dâhisi üyesinin bunu görmesini elbette beklemiyorum ama insaf edin! Hiç mi yabancı film seyretmediniz? Elin oğlu Haçlı seferlerini anlatırken Rönesans sanatına yer veriyor mu?
Aziz okuyucular,
“Her şey iyi de bu mu kötü?” derseniz haklısınız. Tövbe bismillah! Vikingler, İslâmı kabul etmişler. Çağrı Bey ve Nizâmülmülk hortlak gibi. İnsanın rüyâsına girerler.
2013 Almanya-ABD yapımı Hekim filminde, Tuğrul Bey’in başında olduğu Selçuklulardan, aynen Moğollar gibi şöyle bahsediliyor:
“Acımasız atlı savaşçılar! Bu toprakları adım adım dolaşır; gittikleri her yeri kan gölüne çevirirler.”
İsfehan’ı savaşmadan fethedip îmar etmeye devam eden Tuğrul Bey, filmde İsfehan’ı ele geçirmek için şehre vebâlı birin yollayacak derecede acımasız barbar bir komutan. Yâni Moğol gibi. Çirkin ve yaralı bir yüzü var. Şehri ele geçirince yakıp yıkıyor.
Bizim dizideki Tuğrul Bey’e gelelim. Kötü adam olarak zihinlere kazınan Diriliş Ertuğrul’un Moğol komutanı Noyan’ı alıp Tuğrul Bey yapmak, nasıl bir seçimdir? Oyuncu kıtlığı mı var? Tuğrul Bey’in, aynı anda iki kişinin başını kestiği, Noyan’ı aratmayan sahnede kanım dondu.
Bu dizileri yapanlar varken Haçlılara hacet yok! Selçuklu târihçileri niçin susuyorlar bilemem. Bu dizileri seyredip coşan târih câhilleri, târihçilerin sükûtunu ikrar zannediyorlar.
Bize bu toprakları vatan kılan ecdâdımız, bu kadar savunmayı hak etmiyorlar mı?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.