Aşkım Tan
Ve Sevgi Kazandı
Çok öncesinde “Binali Yıldırım ya da Ekrem İmamoğlu değil ‘SEVGİ’ kazanacak” demiştim.
Sonuçta kazanan sevginin o kucaklayıcı, barışçıl, uzlaşmacı, çözüm odaklı ve daha pek çok güzellikler barındıran dili oldu.
Particilik anlayışının gitgide uzaklaştığı dünyada, yüksek perdeden şiddet içeren, ayrıştırıcı dilin artık benimsenmediğini 800 bin farkla kazanan İstanbul seçmeni anlatmış oldu.
Burada kimin kazanıp kimin kaybettiği üzerinde durmaktansa nelerin kayıplara neden olduğunu ve hangi yolun kazandırdığını ifade etmek, sanırım daha doğru olacaktır.
Netice itibari ile dünya tarihinde hiçbir isim sonsuzluk mertebesine erişememiştir ve her dönemin bir ismi olmuştur.
Tehditler savurarak korkutmak;
Kontrolü elden bırakmamak adına kapıları kapatmak;
Hayatlara ekonomik ve sosyal anlamda –kalıcı- zararlar vermek;
Eylemli ya da eylemsiz şiddeti hissettirmek;
Kini aşılamak;
Fikirlerle toplumu bölmek ve ötekileştirmek;
Düşünce ve ifade özgürlüğünü yasaklamak;
En önemlisi nefret tohumlarını aşılamak…
Soruyorum sizlere, yazarken dahi ürküten bu eylemler bir toplumu ne kadar mutlu edebilir?
Mutsuz bir toplum ne kadar üretici, ne kadar yaratıcı, ne kadar çözümleyici olabilir?
Her birey korkunun, çaresizliğin, bastırılmanın kurtuluşunu arar!
Bazen sadece bir isim, bir lider yeterli olur karanlığın içinde bir kıvılcımla büyük bir aydınlanmayı başlatmaya.
Bu millet 1923’te zaten aydınlanmıştı ve sadece bir kısa, 17 yıllık bir enerji kesintisine uğramıştı ve 23 Haziran o enerjinin dönüşü oldu.
Aslında bizler zaten bu ilkelerle büyümedik mi, bu ilkeleri gelecek nesillerimize aşılamadık mı?
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün söylediği gibi, “Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim.”
Gün umutsuz insanlardan kurtulma, demokrasiye, Cumhuriyet’e sahip çıkma vaktidir.
Kazanılan bir seçimin ve seçmenlerin oylarının hiçe sayılması sonucunda yeniden tekrarlanması ile 55 kat farkla yeniden kazanılıyor ise, bu gelecek hakkında bir umut ışığı olduğu anlamını taşımaz mı?
Her partinin desteği ile barışmanın, kucaklaşmanın ve sevginin ortak dili olan demokrasiyi getiren Ekrem İmamoğlu, yine yeniden hoş geldi!
Nice demokratik, popülizmden uzak günlere…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.