Yaşar Can
YALAKALIK
Yaşar CAN
Yalakalık kişilik duygusunu kaybetmiş kimsenin şahsi çıkarı uğruna, başkalarına hak etmedikleri iltifat ve övgülerde bulunmasıdır.
Toplumu kemiren yalaklık bulaşıcı ve oldukça yaygın bir virüstür.
Bir toplumun bünyesine eğer yalakalık virüsü girmişse o toplum iflah olmaz. Öldürücü değildir ama süründürür. Girdiği vücudu tahrip eder. İlacı ve aşısı henüz bulunamamıştır. Yalakayı fazla aramaya gerek yok her yerde bulunabilir. Yalakalar yönetenlere cazip gelir, çekici özellikleri vardır. Ama uzun dönemde cazibesine kapılanların akıllarına gem vurup, onların da sonunu hazırlarlar.
Bir toplumda eğer ki; yalakalığa, yağcılığa prim verilmişse; o toplum bilimde,teknikte, hukukta, eğitimde, dış politikada hulasa toplum menfaatine olan tüm alanlarda geri gitmeye mahkum edilmiş demektir.
Tarihi çok eski olan yalakalığa prim verilmeyen dönemlerde ise; adalet,kalkınma,eğitim, uluslararası itibar zirve yapmıştır.
Tarihte lider olma özelliği olmayan bir kısım toplum yöneticilerinin, kendilerine yapılan yalakalık, düşünce yeteneklerini ve yönetim kabiliyetlerini dumura uğrattığından topluma ve ülkelerine bırakın faydalı olmayı büyük zararları dokunmuştur.
Eğer bu kişiler; yalakalara değil de, yol gösterici ve yapıcı eleştiriye tahammül ve itibar etseler idi hataya düşme oranları çok düşük olurdu. Temsilcisi oldukları topluma da fayda ve hizmetleri o oranda artardı.
Etrafını her dediğine evet diyen yalakalarla dolduranlar, fikrini dürüstçe söyleyenleri hain zannederler. Bunların başarılı olmaları tesadüflere kalmıştır.
İyi bir lider ise; kendisine hata yaptıracak dalkavuğu yakınına uğratmaz. Lider özelliğine sahip kimseler gerçeği kendisine çekinmeden söyleyebilen liyakat sahibi insanlara itibar eder. Yalakalar ancak birikimsiz yöneticilere yaklaşabilir.
Yalakaları kendilerine yaklaştırmayan Osmanlının kurucusu Osman Gazi ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ten öğüt, eleştiri ve tenkitlere tahammül etmeyi gösteren akademik ders niteliğinde iki örnek davranış yönetim anlayışına ışık tutacaktır.
Şöyle ki;
Şeyh Edebali Osman Gaziyi muhatap alarak;"Peygamber Efendimiz buyurmuştur ki; Allah'ın kullarına zulm ile musallat olan han kıyamet günü en şiddetli azaba uğrayacaktır. Ama unutma ki; cihadın en güzeli zulmeden yoldan, doğru yoldan ayrılan emire karşı susmayıp hakikati söylemektir. Unutma."
Osman Gazi de cevaben: "Dilerim adaletten kayar, zulme ve dalalete meyledersem Allah beni kahretsin ve dilerim ben bilerek bilmeyerek saptığımda bana karşı gelmeyenleri dahi Allah kahretsin ve dilerim benden ehli çıkınca ve ben yetmez isem, düşünce bu sancağı benden almayanlar benim vebalimi de çeksin."
Cumhuriyet döneminde ise; 1931 yılının sonbaharında bir gece Atatürk’ün sofrasında Dr. Reşit Galip söz alarak Milli Eğitim Bakanı Esat Sagay Beyi eleştirir ve gericilikle suçlar. Sofra gerilir ve Atatürk Bakanını zor durumda bırakan bu çıkıştan hoşlanmaz ve ” Yoruldunuz , buyurun biraz istirahat edin ” diyerek kibarca Dr. Reşit Galip’in sofradan ayrılmasını ister.Buna rağmen genç devrimci yılmaz ve Atatürk’e hitaben “Burası sizin değil , milletin sofrasıdır. Milletin işlerini görüşüyoruz. Burada oturmak sizin kadar benimde hakkımdır.” der.
Ortalık buz gibi olur. Atatürk Dr.Reşit Galip’e ananı da al sofrayı terk et demez.Yanındakilere dönüp ” öyleyse biz kalkalım ” der ve Dr.Reşit Galip ‘i sofrada yalnız bırakıp sofrayı terkederler. Dr.Reşit Galip bütün geceyi bir koltuk üzerinde geçirir.
Atatürk sabah Genel Sekreterine Dr.Reşit Galip’i sorar. Genel Sekreter Tevfik Bıyıklıoğlu ” Sabaha kadar bekledi , mahcubiyetini size iletmemizi istedi. Ankara'ya gidecek kadar borç para istedi . 25 lira verdik” der.
Atatürk ” Ankara'ya gidecek adama 25 lira mı verilir. Bari benim hesabımdan bir kaç yüz lira verseydiniz . Cebinde beş parası yok ama karakterinden hiç taviz vermiyor.Parası yok ama cesareti var. ” diye ekler. Ve çok geçmeden Dr.Reşit Galip 39 yaşında Milli Eğitim Bakanı olarak atanır. Dr.Reşit Galip bakanlığı esnasında bir çok devrimleri yanında 2013 yılında kaldırılmış olan andımızı da yazan kişidir.
Tarihte yerini alan her iki olaydan da anlaşılacağı üzere; etrafında yalakalar değil de kendisine hata işletmeyecek, eğer yaptı ise hatadan döndürecek, doğru hedefler gösteren, ışık tutan ekibi olan yöneticiler; demokratik zemin içinde başarılı olup, halkın takdir ve desteğini her zaman alırlar.
Halkın desteğini demokratik usullerle elde edemeyenler ise;yalakaların etkisiyle başka usullerle halkı iknaya çalışırlar. Halktan destek almanın yolu olarak sevgi ve başarı yerine, menfaat sağlama ve korkutup yıldırma yolunu seçerler.
Dünya tarih sayfaları ; yalakaların cazibesi ve etkisine kapılıp demokratik rejimlere tahammülü olmayan, ülkelerini ; ekonomide , eğitimde , hukukta , dış politikada , askeri alanda , velhasıl tüm değerlerde başarısızlığa sürükleyen çapsız, gaddar , lanetle anılan , vicdan duygularından yoksun diktatörlerle doludur.
Ancak buna karşın Osman Gazi ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk örneğinde olduğu gibi; yalakalara değil de kendisine muhalefet edenlerin ve doğru yolu gösterenlerin sesine önem veren , tahammül sahibi , birikimli , dirayetli , cesur ,devlet malı ve itibarına,doğaya, tasarrufa, nezakete, saygı ve sevgiye hasılı milli ve manevi değerlere önem veren ,hassasiyet gösteren ve bu özelliklerinden dolayı ebedileşmiş liderler ise bir güneş gibi tarihteki yerlerini alıp dünyamızı aydınlatmaktadırlar.
Allah tüm insanlığa Osman Gazi ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk adalet ve dirayeti ile hareket eden liderler nasip etsin ve yalakaların şerrinden de korusun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.